SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

EŞRİBE BAHSİ

<< 2003 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

73 - (2003) حدثنا أبو الربيع العتكي وأبو كامل قالا: حدثنا حماد بن زيد: حدثنا أيوب عن نافع، عن ابن عمر. قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم (كل مسكر خمر. وكل مسكر حرام. ومن شرب الخمر في الدنيا فمات وهو يدمنها، لم يتب، لم يشربها في الآخرة).

 

{73}

Bize Ebû'r-Rabî' El-Atekî ile Ebü'I-Kâmil rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Hammad b. Zeyd rivayet etti. (Dediki): Bize Eyyûb, Nâfi'den, o da İbn-i Ömer'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Her sarhoşluk veren şey şarabdır. Ve her sarhoşluk veren şey haramdır. Bir kimse şarabı dünyada içerde ona devam ederek tevbe etmeden ölürse; âhirette onu içmez.»  buyurdular.

 

 

74 - (2003) وحدثنا إسحاق بن إبراهيم وأبو بكر بن إسحاق. كلاهما عن روح بن عبادة. حدثنا ابن جريج. أخبرني موسى بن عقبة عن نافع، عن ابن عمر؛

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال (كل مسكر خمر. وكل مسكر حرام).

 

{74}

Bize İshâk b. İbrahim ile Ebû Bekr b. İshâk ikisi birden Ravh b. Ubade'den rivayet ettiler. (Demişki): Bize İbn-i Cüreye rivayet etti. (Dediki): Bana Musa b. Ukbe Nâfi'den, o da İbn-i Ömer'den naklen haber verdi ki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

«Her sarhoşluk veren şey şarabdır ve her sarhoşluk veren şey haramdır.» buyurmuşlar.

 

 

(2003) - وحدثنا صالح بن مسمار السلمي. حدثنا معن. حدثنا عبدالعزيز بن المطلب عن موسى ابن عقبة، بهذا الإسناد، مثله.

 

{…}

Bize Salih b. Mismar Es-Sülemî de rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'n rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Aziz b. Muttalib, Musa b. Ukbe'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etti.

 

 

75 - (2003) وحدثنا محمد بن المثنى ومحمد بن حاتم. قالا: حدثنا يحيى (وهو القطان) عن عبيدالله. أخبرنا نافع عن ابن عمر قال:

 (ولا أعلمه إلا عن النبي صلى الله عليه وسلم) قال: (كل مسكر خمر. وكل خمر حرام).

 

{75}

Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Hatim dahi rivayet ettiler. (Dedilerki) : Bize Yahya —Bu zât Kattan'dir— Ubeydullah'dan rivayet etti. (Demişki): Bize Nâfi', Ibn-i Ömer'den naklen haber verdi. İbn-i Ömer bunu Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Seilem)'den başka hiç bir kimseden işittiğimi bilmiyorum.

 

«Her sarhoşluk veren şey şarabdır ve her şarab haramdır.» buyurdular, demiş.

 

DİKKAT İZAH’TAN SONRA BAŞKA RİVAYETLER VE İZAHAT DAHA VAR!

 

İzah:

Babımızın Hz. Âişe rivayetini Buhari «Vudu» bahsinde Ebû Dâvud,'Tirmizî, Nesâî ve İbn-i Mâcc «Kitâbu'l-Eşribe»'de; Ebû Musa hadîsini Buhârî «Kitâbu'l-Meğazî»'de; Abdullah b. Ömer hadîsini Buhârî ile Nesâî «Kitâbu'l-Eşribe»'de muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir.

 

Nevevî şöyle diyor: «Bu hadîsler açık açık gösteriyor ki, her sarhoşluk veren içki haramdır. Ve şarabdır. Ulemâmız bütün bu şıralardan yapılan içkilere şarab ismi verileceğine ittifak etmişlerdir. Lâkin ekserisi bunun yalnız üzüm suyu hakkında hakikat, diğerlerinde mecaz olduğunu söylemiş. Bir cemâat da hadîslerin zahirine bakarak hakikat olduğunu bildirmişlerdir.»

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in :

 

«Sarhoşluk veren her içki haramdır.» hadîsi hakkında Hattâbî şöyle bir mütalâa dermeyan etmiştir; «Bu hadîste sarhoşluk veren şeyin azı da, çoğu da haram olduğuna delil vardır. Hangi neviden olursa olsun! Çünkü umum sîgasryle. sarhoşluğu doğuran içkinin cinsine işaret edilmiştir. Bu söz «karın doyuran her yemek helâldir.» demeye benzer. Çünkü mânâsı fiilen doyurmasa bile doyurmak şanından olan her yemek helâldır, demektir.» Hattâbî'nin bu mütalâasına karşı allâme Aynî şunları söylüyor :

 

«Hangi nev'iden olursa olsun sarhoşluk veren içkinin azı da, çoğu da haramdır. Sözü her içki hakkında geçerli değildir. Bu söz yalnız şaraba mahsustur. Çünkü İbn-î Abbâs (Radiyallahu anh)'dan mevkuf ve merfû' olarak rivayet edilen bir hadîste: «Muayyen olarak haram kılınan şarabdır. Her içkinin sarhoş edeni de haram kılınmıştır.» denilmektedir ki, bu hadis şarabın sarhoş etsin, etmesin; azı da, çoğu da haram olduğunu, başka içkilerin ise ancak sarhoş ettiği zaman haram kılındığını gösterir. Bu meydandadır. Ama Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in «Her sarhoşluk veren içki şarabtır. Ve her sarhoş eden içki haramdır...» buyurduğu rivayet edilmiştir dersen, ben de derim ki : Bu hadîse Yahya b. Maîn tan etmiştir. Sahîh olduğunu teslim etsek bile esah kavle göre İbn-i Ömer'e mevkuftur. Bundan dolayıdır ki, Müslim onu zanla rivayet etmiş : (Ben onu ancak merfû' olarak biliyorum) demiştir. Merfû' olduğunu da teslim etsek hadîsin mânâsı şudur: Çok içildiği zaman sarhoş eden içkinin hükmü, şarabın hükmü gibidir.

 

Bit': Bal şerbetinden yapılan içkidir. Cevheri bu kelimenin bet' şeklinde de okunduğunu söylemiştir. Yemenliler bunu içerlermiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bal şarabının hükmü sorulduğu zaman :

 

«Sarhoşluk veren her içki haramdır.» diye cevap vermesi; O'nun cevâmi-ul-kelîm (yâni, sözü az, Özü çok) sözlerinden sayılır.

 

Babımız rivayetlerinden birinde : «Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e cevami-ul-kelîm mühürleriyîe verilmişti» deniliyor. Bundan murad bu az sözlere ifade ettirdiği çok mânâların üzerine sanki mühür vuruyordu da bu mânâlar soranların gözünden kaçmıyordu, demektir. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in :

 

«Ben namazdan sarhoş eden her müskiri yasak ediyorum.» sözünden murad : Sarhoş ettiği için namazdan alıkoyan her içkiyi haram ediyorum, demektir.

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebû Musa ile Muaz'a:

 

«Tebşir edin ve kolaylaştırın; öğretin, nefret ettirmeyin.» buyurmuştur. Buradaki tebşirden murad hayırlı haber vermektir. Tebşirin zıddı inzardır. Ki, o da kötü haber vermek mânâsına gelir. Hadîsten murad: «Halka Allah Teâlâ'nın sevâbını rahmet ve ihsanının genişliğini müjdeleyin. Tehdit ve azab nevilerini sayıp dökerek onları korkutmayın ki, yeni müslüman olanlarla bulûğ çağına yaklaşan çocuklar İslama yatışsınlar,» demektir. Gerçi bir şeyi emir, zıddının nehyini icabeder. O halde «Kolaylaştırın» emrinden sonra «Güçleştirmeyin» diye nehiyde bulunmanın ne faydası vardır? gibi bir sual hatıra gelebilrise de. bunun cevâbı şudur: Evvelâ biz bu kaideyi teslim etmiyoruz. Etsek bile burada maksat zımnen anlaşılan bir şeyi te'kid için sarahaten beyândır. Şayet «Kolaylaştırın» diyerek bununla iktifa etseydi; kelime nekre olduğu için bir defa kolaylaştırıp bir daha güçlük çıkaran kimseye uyardı. Fakat «Güçleştirmeyin» deyince bütün hallerde güçlük çıkarmak nefyedilmiş olur.

 

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in :

 

«Bir kimse şarabı dünyada içer de ona devam ederek tevbe etmeden ölürse; âhirette onu içmez.» hadîs-i şerifi o kimsenin Cennete giremiyece-ğinden kinayedir. Çünkü cennete giren, cennet şarabından içecektir. Şu halde hadîs-i şerîf müstehil ile tevil edilir. Yâni ömrü sarhoşlukla geçip de tevbe etmeden ölen kimsenin cennete girmesi imkânsızdır. Yahut günahları affedilip cennete girse bile, cennetin şarabını canı çekmez mânâsına gelir. «El-Mebârik» nâm eserde : «Denildi ki : Böylesi cennet şarabını arzu etmeyi unutmak; yahut unutmasa bile arzu etmemek suretiyle hakikatte mahrum bırakılacaktır. Bu ise cennet nimetlerinin en şereflisinden mahrum kalmak demek olacağından büyük bir eksikliktir.» deniliyor.

 

 

76 - (2003) حدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك عن نافع، عن ابن عمر؛

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال (من شرب الخمر في الدنيا، حرمها في الآخرة).

 

{76}

Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Mâlik'e, Nâfi'den dinlediğim, onun da İhn-i Ömer'den rivayet ettiği şu hadîsi okudum. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Her kim şarabı dünyada içerse, âhirette ondan mahrum bırakılır.» buyurdular.

 

 

77 - (2003) حدثنا عبدالله بن مسلمة بن قعنب. حدثنا مالك عن نافع، عن ابن عمر. قال:

 (من شرب الخمر في الدنيا فلم يتب منها، حرمها في الآخرة فلم يسقها) قيل لمالك: رفعه؟ قال: نعم.

 

{77}

Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivayet etti. (Dediki): Bize Mâlik, Nâfi'den, o da İbn-İ Ömer'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş):

 

«Her kim şarabı dünyada içer de ondan tevbe etmezse, âhirette ondan mahrum bırakılır. Ve kendisine sunulmaz.»

 

Mâlik'e : Bunu ref etti mi? diye sordular.

 

— Evet!  cevâbını verdiler.

 

 

78 - (2003) وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا عبدالله بن نمير. ح وحدثنا ابن نمير. حدثنا أبي. حدثنا عبيدالله عن نافع، عن ابن عمر؛

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال (من شرب الخمر في الدنيا لم يشربها في الآخرة. إلا أن يتوب).

 

{78}

Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullalı b. Numeyr rivayet etti. H.

Bize İbn-i Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da İbn-i Ömer'den naklen rivayet etti ki: Resûlullah  (Sallallahu Aleyhi ve Sellem);

 

«Her kim şarabı dünyada içerse, âhirette onu içmez. Meğer ki, tevbe ede!» buyurmuşlar.

 

 

(2003) - وحدثنا ابن أبي عمر. حدثنا هشام (يعني ابن سليمان المخزومي) عن ابن جريج. أخبرني موسى بن عقبة عن نافع، عن ابن عمر، عن النبي صلى الله عليه وسلم. بمثل حديث عبيدالله.

 

{…}

Bize İbn-i Ebî Ömer dahi rivayet etti.  (Dediki): Bize Hişâm (yâni İbtı-i Süleyman El-Mahzumî) İbn-i Cüreyc'den rivayet etti. (Demişki): Bana Musa b. Ukbe, Nâfi'den, o da İbn-i Ömer'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den Ubeydullah hadîsi gibi rivayette bulunmuştur.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-Eşribe»'de; Nesâî «Eşribe» ve «Velîme» bahislerinde tahrîc etmişlerdir. Hadîs-i şerif şarab içip de tevbe etmeden ölenin cennet şarabından içemiyeceğine delildir. Burada şöyle bir sual hatıra gelebilir : Günah işlemek cennete girememeyi icâb etmez. Bu sualin cevabı şudur : Evet icab etmez fakat, cennete girer de onun şarabından içemeyebilir. Çünkü cennet şarabı, cennetin en kıymetli ikram vâsıtalarından biridir. Gerçi cennette nefslerin arzu edeceği her şey mevcut ise de. az evvel beyân ettiğimiz gibi, âsiye bunu istemek unutturulacak yahut unutmasa bile arzu etmeyecektir. Bu da dünyada içki içenlerle içmeyenler bir olmadığını göstermek için onun hakkında bir eksiklik olacaktır.

 

Kurtubi diyor ki : Hadîsin zahiri bu şarabın onun hakkında ebediyyen haram olmasını göstermektedir. Cennete girerse onun bütün meşrubatından içecek yalnız şarabından mahrum kalacak, bununla beraber bir üzüntü duymayacak, içenlere hased etmeyecektir. Bunun hâli alçaklık ve yükseklik hususunda derece sahiplerinin hâli gibi olacaktır. Bir derecede bulunan bir kimse ondan daha yükseğinde bulunmayı arzu etmeyecekse o da cennet şarabını arzu etmeyecektir. Bu onun için bir ceza değildir...»

 

Hadîs-i şerîf tevbenin büyük günahları örttüğüne de delildir. Bu hususta bütün ulema müttefiktir. Yalnız ehl-i sünnetten kelâm uleması bunun kat'î mi, zanni mi olduğunda ihtilâf etmişlerdir.

 

Şâfiîler'e göre zannidir. Hânefîler'e göre ise Allah Teâla Hazretlerinin va'di muktezası tevbenin günahları mahvetmesi kafidir.